PAZI DOLMASI

Sevgili hanımlar ,bu kez sizlere gerek sarmasının kolaylığı; gerekse asma yaprağına oranla daha rahat hazmedilmesi nedeniyle evlerde en çok tercih edilmesi gereken “pazı dolmasından “söz edeceğim.
Pazı ,ıspanağa benzeyen görüntüsü hasebiyle çoğu zaman ıspanak  ile birbirine karıştırılır.Ama hem daha temizlenebilir özelliktedir,hem de  sindirimi kolay, bol vitaminli, besleyici bir sebzedir.
Öyle ki,içerisinde A, C ve K vitaminleri ,E vitamini ile demir, magnezyum,  kalsiyum minerallerini bulundurması da cabasıdır.Dilerseniz hemen malzemelerine geçelim.

MALZEMELER:
500 gr. sapları kesilmiş ve yıkanmış Pazı yaprağı
250 gr. kıyma
2 kaşık kırıklı pirinç
1 kaşık katı yağ
2 adet soğan
Yarım limon
1 su bardağı su
Yeterince maydanoz,
 tuz,karabiber

YAPILIŞI 
Etli yaprak ve lahana dolması gibi yapılır. Pazı yapraklarını iyice yıkayıp, tuzlu ve limonlu suda haşlarız. Yapraklar haşlanadursun, biz kıyma içini hazırlarız. İnce kıyılmış soğanı, pirinci, maydanozu, tuz ve biberi kıymaya karıştırıp hafif ateşte döndürürüz. Kıymanın rengi hafif kahverengileşince, karıştırmayı durdurunuz. Haşlanmış pazı yapraklarını süzerek alırız. İkiye ya da üçe (büyüklüğüne göre) böler, içine dolma içimizi koyarak, bunları bohçalarız.Bir tencerenin dibine, pazı yaprağını serer, üstüne sardığımız dolmaları dizeriz. Salçalı yapmak istersek, ayrı bir yerde bir kaşık salçayı suda eritip, üstüne koruz. Suyun içine yarım limonu sıkıp, dolmaların üstüne yarısına kadar örtecek şekilde dökeriz. Porselen bir tabakla dolmaları örtüp, tencerenin kapağını kapatıp, hafif ateşte 35-40 dakika civarında pişiririz.Benim size tavsiyem, bir öğünde yiyeceğiniz kadar pişirin. Tekrar ısıtıp servis yapılan dolmaların hem şekli bozulur, hem de bana kalırsa o ilk tadı da kaçar. Ne dersiniz, haklı değil miyim?    

İSLİM KEBABI

                                                  
Değerli hanımlar,kış yavaş yavaş etkisini yitiriyor.Bahar geliyor,Nevruzun hissedildiği günlerdeyiz.Güneş güleryüzünü daha da çok göstermeye başladı.Tabiat uyanıyor.İşte önümüzdeki günlerin özel yemekleri arasına rahatlıkla girebilecek bir tarif sunuyoruz size:İslim Kebabı.

MALZEMESİ
750 gram kuşbaşı kuzu eti
2 orta boy kuru soğan
 2 diş sarımsak
 3 çorba kaşığı tereyağı
3 orta boy domates veya 1 tatlı kaşığı domates salçası
2 çarliston biber, 5 su bardağı sıcak su
1 tatlı kaşığı tuz
6 uzun kemer  patlacanı. 
KIZARTMAK İÇİN
2,5 su bardağı ayçiçek yağı. 
KEBABI ÇEŞNİLENDİRMEK İÇİN
1 büyük dolmalık biber
1 orta boy domates, biraz kekik

HAZIRLANIŞI
1.Öncelikle soğan ve sarımsakların kabuğunu soyup temizleyin ve minik doğrayın.Tencerede erittiğiniz tereyağında soğan, sarımsak ve etler suyunu bırakıp çekmeli.

2.Hemen domatesleri soyup minik doğrayın.Biberlerin sap ve çekirdeklerini çıkarın, yıkayın, küçük doğrayın. Domates ve biberleri ete ilave edip karıştırın.Domatesler yumuşayıncaya kadar pişirin. Sıcak suyu ve tuzu katıp karıştırın.Ağzı kapalı olan yemeği, orta ateşte, 1-1,5 saat kadar pişirin.


3.Patlıcanların kabuğunu alaca soyup saplarını kesin.Birer santim kalınlığında ince uzun dilimleyin.Bir santim kalınlığında ince uzun dilimleyin.Bir kaba koyun, biraz tuz serpip acı suyunu salması için yarım saat bekletin. Yıkayıp suyunu akıtın.Bir bez ya da mutfak kağıdıyla kurulayın.Kızgın ayçiçek yağında, altın sarısı renk alana kadar kızartın.Fazla yağını da kağıt havlu ile alın.

4.Küçük bir kasenin içinde 6 dilim kızarmış patlıcanı, uçları iki yandan eşit taşacak şekilde çapraz olarak döşeyin.Hazırladığımız patlıcan dilimlerinden adeta ikinci bir kase oluşturun ki etleri içine koyasınız. Patlıcanların ortasına 5-6 adet kuşbaşı eti yerleştiriniz.Sarkan patlıcan dilimlerini etlerin üstüne teker teker özenle bohça gibi kapatın.

5.Kaseyi fırın tepsisine ters çevirin.Malzemenin tümü bitene kadar bu işlemi tekrarlayın.Ayrıca domatesi dilimleyin, biberi ayıklayıp kare parçalar halinde kesin.Unutmadan patlıcanların üstüne bir dilim domates ve bir parça biber koyup bir kürdanı batırarak tutturun.Elbette üstlerine etin suyundan birer kaşık döküp önceden 150dereceye ısıtılmış fırında 15 dakika kadar bırakın.Çıkarıp sıcak sıcak servis yapın ve sevdiklerinizle bu güzel anı paylaşırken lütfen bizi hatırlayın.Hepinize afiyet olsun efendim.

ZERDEÇAL(SAFRAN KÖKÜ)

Değerli dostlar, halk arasında "zerdeçöp, safran kökü, sarıboya, zerdeçav, Hint safranı" olarak da bilinen zerdeçal bitkisinin Latincesi “Curcuma longa” dır.Özellikle Hindistan, Çin, Pakistan ve Bangladeş gibi Asya'nın tropik bölgelerinde yetişir.
Bitkinin toprak altındaki ana kökleri yumurta veya armut şeklinde,yan kökleri ise parmaksıdır.Bitkinin piyasada parmaksı yan kökleri ve bu köklerin öğütülmüş toz şeklindeki formları satılmaktadır.
Zerdeçal tozunun acımsı bir tadı vardır ve içinde onlarca madde bulunur, en aktif maddesi ise curcumindir. Bir tatlı kaşığı zerdeçal 3 gramdır ve ortalama 60 mg curcumin içerir.

Mide ve karaciğer sıkıntılarında ,sarılıkta ve gaz söktürücü olarak;yarım kilo bal ile 50 gr. "zerdeçal" konur.iyice karıştırılarak macun hakline getirilir.Günde 3 kez birer kaşık ölçeğinde yenir.
Son araştırmalarda Alzheimer hastalığına iyi geldiği tespit edilmiştir. Zerdeçalin en çok tüketildiği Hindistan'da yaşlılarda Alzheimer görülme oranı %1'dir.

Günde üç tatlı kaşığı toz zerdeçalın başta kanser olmak üzere, iltihabi reaksiyonlar, damarlarda plak oluşumu, kalp krizi ve diğer kardiyovasküler hastalıkların oluşumunu önleyici etkisinin olduğu bilinmektedir.
Ayrıca zerdeçalin multipl skleroz, katarakt oluşumu, karaciğer hasarı, felç ve diğer birçok hastalık üzerine olumlu etkisine ilişkin çok sayıda bilimsel çalışma vardır.
Birçok faydası olan ve özellikle kanser tedavisinde bilim adamlarının kesinlikle kullanılması üzerinde özenle durdukları zerdeçal kökleri, ilaç sektörü tarafından yıllardır gözardı edilmiştir.Bunun nedeni zerdeçal köklerinin ucuz fiyatlarla kolay bulunabilmesi ve ilaç sektörüne az kâr bırakıyor olmasıdır.Diğer ilaçlarda olduğu gibi milyar dolarlık kanser ilacı pastası da ne yazık ki doğada şifa vermek üzere çırpınan son derece önemli bu tür bitkilerin insanlığın yararına dönüşmesinin önünde hep engel olarak kalacaktır.


Selülit ve Nedenleri

Özellikle hanımların baş belası olan ve organizmada bir rahatsızlığı gösteren “selüliti” şişmanlıkla  karıştırmamak gerekir.Hücrelerin arasının yağ ile dolu olduğunu  gösteren şişmanlık vakasıyken;selülit bazı  dokulara organik tortuların yerleşmesinden ileri  gelir ki yıpranan dokular sertleşir.Tedavi  yolları  bütünüyle  birbirinden ayrı  olan  bu iki  rahatsızlık  aynı  insanda  görülebilir.Şişmanlık,bedenin  çeşitli  bölümlerinde oluşurken selülit bedenin  belirli  yerlerinde, özellikle  bacakların  üst  kısmında kalçada  ve kaba etlerde  yer eder. Ayrıca ense, kol,  hatta ayak  bileğinde de yer ettiği  görülür.Uygulanan  zayıflama rejimi  bedenin yağlarını eritirse de  selüliti  etkilemez.Bu nedenle  bedenin aşırı  yağlarını eritme kararı  alındığında bu  yağların  hangi  cinsten  olduğunu  bilmek  gerekir.Selülitin  başlıca nedeni  konjonktif dokuların  uğradıkları  değişme  sonucunda meydana getirdikleri  anormal  durumlardan illeri  gelir.Yanlış  bir  beslenme, daha  doğrusu yanlış  bir beslenme sonucu  beden 'tortularını' atamayınca selülit  dokulara yerleşir.İlerlemiş  bir aşamada,  selülit el ile  sıkıştırıldığında ağrır  ve  cildin  yüzeyindeki doku  portakal dokusunu andırır.Dokulara  yerleşen toksinler  kaldıkça ve  sinir sistemi de  olumsuzsuz etkilendikçe selülit artar.Ayrıca  bazı  organik  dengesizlikler selülite  yol açabilirken kötü  bir lenf  ve kan dolaşımının olumsuz  etkisinden de  meydana  gelebilir.

 Nelerden kaçınmalı: 

Sigara ve içkiden kaçınmalı. Solunum  yolu ile kanı  kirleten  sigara selülitin  yerleşmesine  yardım  eder.  Ayrıca, sigara  hazım  cihazını  ve  sinir sistemini  olumsuz  etkiler. Sinir sisteminin  dengesi  bozlunca  yorgunluk belirir, yorgunluğu  gidermek için bu kez  uyarıcılara başvurmak gerekir. Bu durum  refleks  yoluyla  selüliti  artırarak  dokulardaki  sıkışmayı artırır.İçki veya  aperatif  yiyecekler  yerine  meyve  sularını  tercih  etmeli. Unutmamalı ki  içkideki aşırı kalori,  şişmanlığa  yol açmaktadır.Lütfen biraz daha dikkat hanımlar.

FIRINDA MANTARLI PATATES

Kıymetli hanımlar.günlük koşuşturma içindesiniz.Ordan oraya yetişmek durumunda kaldınız.Tam o sırada bir telefon ve akşama misafir var.İşte size pratik ve lezzetli bir seçenek,afiyet olsun efendim.

MALZEMESİ
750 gr. Patates
250 gr. Mantar
1 diş sarımsak
1 litre süt
25 gr. Kaşarpeyniri rendesi
1 tatlı kaşığı tereyağı
2 çorba kaşığı zeytinyağı
Yeterince tuz, biber

YAPILIŞI
Patatesleri yıkayıp soyunuz.Çok ince dilimlere kesiniz.Bir tencereye sütü dökünüz.İçine dövülmüş bir diş sarımsak,tuz ve biber ilave edip kaynatınız.Süt kaynayınca içine patatesleri atınız.
Tahta kaşıkla karıştırarak,patateslerin birbirine yapışmamasını sağlayınız.Beş dakika sonra fırına girebilecek kadar bu karışımı dökerek,12 dakika orta hareketli fırında pişiriniz.
Bu arada mantarları üçe dörde bölünüz.Zeytinyağında birkaç dakika karıştırarak, kavurunuz. Kavurduğunuz mantarları,yağdan çıkarıp süzünüz.Fırın tepsisini yağlayıp,sütten süzerek çıkardığınız haşlanmış patatesleri, bir sıra;üstüne mantarları bir sıra olarak,her ikisi bitene kadar diziniz.Patatesleri haşladığınız sütü üstüne dökünüz.Kaşarpeyniri rendesini üstüne serperek,12 dakika kızgın fırında pişirip,üzeri iyice kızarınca sıcak sıcak ikram ediniz.Hepinize afiyet olsun.

MANTILI ÇORBA

Değerli dostlar,özellikle Adana'da Yüksük Çorbası olarak adlandırılan bu çorbayı ,bir de sizin yapmanınızı öneriyoruz.İşte tarifi.
MALZEMESİ
1 su bardağı un
150 gr. yağsız kıyma
1 su bardağı nohut ,
 1 su bardağı aşurelik buğday
1 yumurta sarısı
Yarım paket margarin
1 baş soğan
1 çorba kaşığı kuru nane
8-10 bardak su
Tuz, karabiber, kırmızıbiber
YAPILIŞI

Aşurelik buğdayı suda ıslatın.Nohutu, bir başka kapta tuzlu suya yatırın. Tencerede yağı erittikten sonra 5-10 su koyup kaynatın. Kaynadıktan sonra, süzdüğünüz buğdayı içine katın. Nohudu bir başka kapta, 20 dakika kadar haşlayıp süzün ve onu da buğdaylara ekleyin.Onlar pişerken bir yumurta sarısı, biraz tuz, biraz suyla, hamur tutun.Nemli bez altında dinlendirip, kıymaya ince çentilmiş soğan, tuz,karabiber ekleyip,yoğurduktan sonra hamuru açıp,karelere bölün.İçlerine nohut büyüklüğünde kıyma koyup, 4 ucunu yukardan büzün.Nohut ve buğday yumuşayınca,mantıyı da tencereye atarak 20 dakika kadar kaynatın.Naneli, kırmızıbiberli kızgın yağı da ekleyerek servis yapabilirsiniz.AFİYET OLSUN!

KÂĞITTA BİBER DOLMASI

Sevgili hanımlar,bazı yemekler vardır ki hep göz önündedir,adeta sıradanlaşmıştır;ancak bu tip yemekler damak zevkimizin de ayrılmaz parçalarındandır.Onlarsız da olmaz.Haksız mıyım,ne dersiniz?İşte sizlere bu kategoriye birebir uyan oldukça klasik bir tarif.Bu tarife ve bu tarifte yapacağınız basit bir-iki değişiklikle çok daha lezzetli sonuç almanıza siz de çok şaşıracaksınız.Ayrıca naçizane bir tavsiyem olacak sevgili hanımlar.İsterseniz iç harcının malzemelerini zevkinize göre sizlerde değiştirebilirsiniz.Ama öncelikle bu orjinal halini koruyup bir denemenizi şiddetle öneriyorum.Şimdiden kolay gelsin ve afiyet olsun.

MALZEMESİ:
8 adet dolmalık biber
100 gr. Yağsız dana kıyması
1 su bardağı pirinç
2 çorba kaşığı bezelye
1 adet soğan,
yeterince tuz, biber
1 çorba kaşığı katıyağ

YAPILIŞI
Öncelikle biberleri yıkayıp, sap tarafını kapak gibi keserek, tohumlarını çıkarınız. İçini yıkayıp temizleyiniz.5 dakika kadar tuzlu, sirkeli suda haşlayınız.Çıkarıp kurulayınız.Bir kenarda bekletiniz.Bu ara pirinçleri ayıklayıp,sıcak suda şişinceye kadar haşlayınız. Çıkarıp suyunu süzünüz.Soğanı ince kıyıp katıyağda çevirerek sarartınız.İçine kıymayı ilave edip kavurunuz.Kıymaya haşlanmış pirinci,tuzu,haşlanmış bezelyeyi,biberi ilave edip bir ki çevirip ateşten alınız.İçine kaşar peyniri rendesini de ilave edip iyice karıştırarak bütünlettiriniz.Bu karışımı biberlerin içine doldurunuz.Bir fırın kağıdını (alüminyum folio da olabilir)yayarak,dolmaları içine diziniz.Üzerine arttırdığınız kaşar peyniri rendesi serpiniz.Kağıdı dolmaların üzerine örterek,çok hafif hararetli fırında 40 dakika kadar pişiriniz.Sıcak sıcak ikram ediniz.Misafirlerinizin tatmadığı bir lezzeti sunmuş olacaksınız.Tekrar afiyet olsun.





ÇÖREKOTU ve FAYDALARI

Değerli dostlar,siyah rengi dışında susam tohumuna benzeyen ve aromatik bir baharat türü olan çörekotu; tarih boyunca,çeşitli durumlar ve tedaviler için  ilaç olarak kullanılmıştır.
Çörek otu,mâvi renkli çiçekler açan ve 15-35 cm boyunda bir senelik, otsu bir bitkidir.Yol kenarları ve özellikle ekin tarlaları içinde bulunur.Gövde dik ve kısa tüylüdür.Yaprakların alttakileri saplı, üsttekileri sapsızdır.Çiçekler uzun saplı ve tek tektir.Taç yaprakları iki parçalı ve bal özü bezleri taşıyan 8 tâne küçük parça hâlindedir. Meyveleri çok tohumlu olup, tohumlar siyah renkli ve oval şekillidir. Güney Avrupa, Balkan memleketleri, Kuzey Afrika, Türkiye ve Hindistan’da yetiştirilmektedir. 
Çörek otunun içeriğindeki aktif maddeler;nigellon, thymoquinon ve uçmayan yağlardır. Diğer maddeler ise, linoelik asit(Omega-6, Omega-3), oleic asit, palmitik asit, kalsiyum, sodium, potasyum, demir, çinko, bakır, magnezyum, selenium, fosfor, vitamin A, vitamin B, vitamin B2, niasin ve vitamin C dir.

 Çörek otunun başlıca faydaları şunlardır:
• Mikrop, virüs ve mantarlara karşı öldürücü tesire sahiptir.• İfraz boşaltıcı ve solunum borusunu genişleticidir.Netran ile alındığında öksürüğü,nefes darlığını geçirir,romatizmaya şifa verir
• Kansere karşı koruyucu etkisi vardır.Çörek Otu özünün(yağından bahsediliyor) meme, prostat, cilt kanseri gibi bazı kanser türlerinde kanser hücrelerinin gelişmesini yavaşlattığı görülmüştür
• Kan şekerini düzenler.Bağışıklık sistemini güçlendirir.
• Yorgunluk halini giderip zindelik ve güç verir.
• Damar hastalıklarını önler.
• Cinsel gücü arttırır.
• Hazmı kolaylaştırır.
• Vücuttaki toksinleri süzerek atar.Canlılarda biriken zararlı toksik zehirleri de baskılar ve onların vücuttaki zararlı etkilerini en aza indirir. Özellikle hava kirliliği yaşanan illerimizde ki insanlarımızın bu mucizevi bitkiden her gün almaları gerçekten faydalarınadır. 
• İdrar söktürücü özelliği ile safraya iyi gelir. İçmeye devam edilirse “idrar” söktürür. 
• Yaraların çabuk iyileşmesini ve hücrelerin yenilenmesini hızlandırır. Sirke ile kaynatılıp,ılık suyu ile gargara yapıldığında diş ağrılarına şifa verir.Suyu ile sivilcilere pansuman yapıldığında iyileştirici etkisi görülür.İltihaplı vakalarda iltihap engelleyici olarak kullanılabilir
• Alerjileri önler.Çörek otunun alerjik reaksiyonlarda vücudu baskılayıcı rol oynadığı Berlin Charite Ünv. Tarfından kanıtlanmıştı
• Savunma sistemini dengeler.
• Hormon sistemini ve ruh hâlini sağlamlaştırır.Kadınların hayzını söktürür. ayanlarda sıkça görülen rahim ve vajinal iltihaplara iyi geldiği bilinmektedir. (Bunu, iltihabı ve akıntıyı meydana getiren mantar hücrelerini yutan vücut savunma hücrelerini destekleyerek başarmaktadır.) Hepinize sağlıklı ömürler diliyorum.

TARÇIN(DAR-I ÇİN)

 Daru-yi-Çin, Cinnamomum, Cinnamon, Cannelier isimleriyle de anılan Tarçın defnegiller ailesinden ve kabuğu baharat olarak kullanılan bir bitkidir.Asıl yetişme alanı  tropik ülkelerden başta Endonezya, Malezya, Madagaskar, Brezilya ve Jamaika olduğundan Türkiye’de ancak botanik bahçelerde yetiştirilebilir.

Tarçın 6-12cm boyunda ağaç olup,uzun silindir şeklinde bir gövdeye sahiptir.  Tarçın 2-3yaşında iken gövdesi yerden 50cm yukarıdan kesilir ve böylece kökünden sayısız uzun şıvgınlar çıkar.Bu 2-3cm uzunluğundaki şıvgınların kabukları soyularak kurutulur.Çiçekleri ağacın tepesindeki dalların ucunda topluca bir arada bulunur ve çiçekleri oldukça küçük olup beyazımsı yeşil renklidir. Meyveleri, yarısına kadar kaba yaprakları tarafından sarılmış ve yumurta şeklindedir. Yaprakları taze iken kırmızı, sonra kahverengimsi kırmızı ve olgunlaşınca yeşil renk alır.Tarçın baharat olmasının yanı sıra çeşni ve koku vermesi için bazı yemek, tatlı ve şaraplara katılır.Ayrıca ağacın meyvesinden elde edilen tarçın esansı, parfüm endüstrisinde kullanılır.
Tarçının başlıca bileşeni, uçucu bir yağ olan sinnamik aldehit’tir.Faydaları ise:
 -Damar tıkanıklığını,karında su toplanmasını önler.
 -Kan dolaşımını geliştirip hızlandırır.
 -Zeka ve hafızayı artırır.
 -İştah açıcıdır. Sindirimi kolaylaştırır.
 -Kadınların aybaşı halini düzene sokar,beyaz akıntıyı keser.
 -Mide bulantıları ve kusma refleksini bastırır.
 -Yüzde oluşan yara ,bere izlerini sürekli sürüldüğünde azaltır.
 -Hafif doku ve damar büzücü özelliği nedeniyle diyareyi kesici ve peklik vericidir. 
-Kötü ve pis kokuları,mide ve bağırsak gazlarını söktürür. 

Tarçın tozundan 1 kahve kaşığı demliğe konur ve üzerine 300-400ml kaynar su eklenir. 5-10dk demlenmeye bırakıldıktan sonra süzülerek içilir.Hepinize sağlıklı bir hayat diliyorum.




DAM KORUĞU(Sempervium tectorum)


Ilıman iklimlerde yetişen bu bitkinin daha çok yaprakları ve çiçekleri şifa verici olarak kullanılır.
Arapçası “Es-seydum” adıyla bilinen bu bitkinin (Kaya koruğu), (kulak otu), (saksı güzeli) gibi diğer adları da vardır.

Dam koruğunun çiçekleri kırmızıdır ve kokuludur.Bitkinin yaprakları kalındır ve çiçeklerinin altında toplu bir halde bulunur. Hazirandan Ağustos ayına kadar olan yaz mevsiminde toplanması lazım gelen bir bitkidir, Sempervium tectorum.Çok defa taze halinde kullanılır.
Bu bitkiden bir özsu (usare) çıkar ki, bu madde büzüştürücü (kabız) bir özelliğe sahiptir. Onun için (kavak merhemi) denilen ve basur memelerinde kullanılan bir ilâcın terkibine girer. Dam koruğu, taze halinde, nasırların üzerine konursa onları yokeder.Yanıkların üzerine konmak sureti ile, halk arasında, kullanılmışsa da yanıklarda kullanılacak ilâçların temiz ve mikropsuz olması gerektiğinden yanık tedavisinde kullanılması doğru olmaz.Hepinize sağlıklı günler diliyorum

BAHÇEVAN PİLAVI

Değerli hanımlar,sizlerle ülkemizde fazlaca bilinmeyen ,bölgesel farklılıklarla da çeşitlendirilebilen "Bahçevan Pilavı" tarifini  paylaşmak istiyorum.

4 KİŞİLİK MALZEME:

400 gram pirinç
2 sert domates
1 yeşil biber
1 havuç
5 mantar
1 küçük kabak
6 turp
Fesleğen ve Nane
100 gram peynir (kaşar)
Halis zeytin yağı
Tuz
Çekirdeği çıkarılmış zeytin
1 adet limon

HAZIRLANIŞI:
Öncelikle,havucu, kabağı, mantarı ve pirinci tuzla suda haşlayıp süzdükten sonra ,soğuk sudan geçirin. Sebzeleri birer birer soyup, küp şeklinde doğrayın.Zeytini, küp kesilmiş peyniri, mantarları, nane ve fesleğeni de daha önceden haşladığımız pirince ilave ederek,zeytin yağı ve limon suyu ile tadlandırın.Sonrasında eğer isterseniz,elbette sizin arzunuza kalmış,katı haşlanmış yumurta dilimleri ile pilavınızı süsleyebilir ve dostlarınızla bu damak zevkini paylaşabilirsiniz.Afiyet olsun.

ALİ NAZİK TARİFİ

Kıymetli dostlar yapılışı gibi evden eve ,yöreden yöreye  adı da “ala nazik”,eli nezük,eli nazik gibi değişiklikler gösteren Ali Nazik, patlıcanseverlerin gözdesi olan bir yemektir.Elinizde keskin bir bıçağınız var ve uğraşmayı seviyorsanız,sebzeleri uzun uzun kıyıp,bu durumun  keyfini çıkarabilirsiniz.İşte karşınızda,damak çatlatan bir yemek tarifi Ali Nazik,şimdiden afiyet olsun efendim.
Malzemeler:
300 gr. kıyma
2 adet domates
2 adet biber
1 adet orta boy soğan
isteğe göre maydanoz
Tereyağ-isteğe göre sıvıyağ
3 diş sarımsak
500 gr.yoğurt
500 gr.patlıcan
Sosu için:
biber salçası
2 yemek kaşığı Tereyağ
Yapılışı:
1-Domates,biber,soğan keskin bir bıçakla çok ince kıyılır(elbette  rondoda parçalayabilirsiniz,tercih sizin).
2- Geniş bir tavada 3 çorba kaşığı margarini eritin Kıyma ve ince kıydığınız malzemelerinizi orta ateşte suyunu salıp çekene kadar kavurun.
3- Sarımsakları havanelinde biraz tuz ekleyerek,iyice ezin. Patlıcanları ateşte közleyin. Sonra kabuklarını soyun ve bir çatal yardımı ile ezin.Közlediğiniz patlıcanları kesme tahtasında iyice kıyın.
4- Salça ve Tereyağını 2-3 dakika kavurduktan sonra, ocaktan alın.
5- En son karabiber, pul biber,sarımsak,patlıcan ve yoğurdu karıştırarak servis tabağına koyun.Üzerine hazırladığınız etli karışımı yayın ve onun üzerine salçalı sosu gezdirerek güzelce servis yapın.Afiyet olsun

HANIM GÖBEĞİ



Türk mutfağı sadece lezzetiyle değil,isimleriyle de orjinal bir mutfaktır aslında.Örneğin Hanım Göbeği.Ne güzel bir tatlı adıdır değil mi?Tulumba tatlısı ile aynı hamurdan yapılması ise,işin  başka bir güzel yanıdır.şimdi gelelim tatlının tarifine. 
                                               
        4,5 kahve fincanı un
        2 yumurta
        1 yumurtanın sarısı
        1+ ¼ kahve fincanı sıcakta hafifçe eritilmiş margarin
        1 kahve kaşığı tuz
        5 kahve fincanı su
KIZARTMAK İÇİN:
        1+ ¼ bardak sıvı yağ
ŞURUBU İÇİN:
        2 bardak toz şeker
        1+ ¾ bardak su
        1 tatlı kaşığı limon suyu
Yayvan bir tencereye toz şekeri ile suyu alıp, orta ısılı ateşe oturtun.Limon suyunu da döktükten sonra,karıştırarak şekeri eritin.Şurubu kaynamaya bırakın. Şurup,biraz koyulaşınca tencereyi ateşten indirip, soğumaya bırakın.Margarini bir tencereye döküp,kızdırın.Yağ kızınca ılık 5 kahve fincanı suyla,1 kahve kaşığı tuzu katın.Yağlı su kaynamaya başlayınca ateşin ısısını azaltın.Unu ilave edin.Çabuk çabuk karıştırarak,karışımı hamur haline getirin.Bu hamuru kısık ateşte tahta kaşıkla iyice bastırarak ve çevirerek,7 dakika kadar pişirin.Tencereyi ateşten indirin,hamuru soğumaya bırakın.Hamur soğuyunca iki yumurtayla üçüncü yumurtanın sadece sarısını katın.On dakika kadara yoğurarak yumurtalara yağlı hamura yedirin.Bu hamurdan iri ceviz büyüklüğünde parçalar koparın.Hafifçe zeytinyağıyla yağladığınız iki avucunuzun arasında yuvarlayın.Hafifçe bastırıp yassılaştırın. Sonra tam ortalarından zeytinyağlı parmakla delin.Çukur bir tavayı orta ısılı ateşe oturtun. İçine 1+ ¼ bardak sıvı yağı dökün.Yağ ılıyınca ortası delik halkaların birkaç tanesini tavaya atın.Hamurlar kabarınca ateşin ısısını artırın.İki taraflarını da kızartın.Kevgirle tavadan çıkarın.Soğuk şurubun içine atın. Tavadaki hamurlar bitince tavayı ateşten alıp,bir kenarda ılımaya bırakın.Yağ ılınınca humarların ikinci partisini hazırlayın.Her delikli halkayı ılık yağın içine atın. Böylece tava yarı yarıya dolunca,tekrar tavayı orta ısılı ateşe oturtun. Hamurlar kabarana dek, kızartın.İşleme bu şekilde devam edin.Hanım göbeklerini şurupta onbeşer dakika tuttuktan sonra,kevgirle çıkarıp, servis yapın.

Görüşmek üzere…


KÜLAH DOLMASI


Hayatımızda hormonlu sebzelerin ve serada yetişmiş sebzelerin olmadığı senelerde,özellikle de kış şartlarının çok ağır geçtiği ülkemizin doğusunda kışın sebze bulunmadığından, fasulye, biber,domates vb bile kurutulurdu. Günümüz şartlarında dört mevsim istediğimiz sebzeleri bulabilsek de, bu geleneksel tatlarımızın yeri bir başka.



Özellikle kurutulmuş, biber, kabak, acur ve patlıcandan yapılan dolmalar,kebap kültürünün her yana yayılmasından sonra,herkesin beğenerek yediği bir yemek türü olmuştur.Şehirlere göre,birçok değişik isimle (kofik, kuruluk, külah) yapılan bu özel kış yemeğini denemenizi öneriyoruz.


Malzemeler :
250 gr. kıyma
Patlıcan, biber, salatalık kurusu
(yeterli miktarda)
2 su bardağı irinti (bulgurun en irisi)
1 baş soğan
2 kaşık salça
1 kaşık erik ekşisi
3 kaşık tereyağı

 Maydanoz ,nane
 Tuz ,karabiber

Yapılışı :




Öncelikle yapmamız gereken külahları  haşlayarak ,daha sonrada onları süzmekÖte yandan kıyma,küp şeklinde doğranmış olan soğan,irinti, tuz, karabiber, kıyılmış maydanoz, kuru nane karıştırılarak ,haşlanmış olan külahlara,(külah; biber, patlıcan ve salatalık gibi oyularak, ipe dizilip kurutulan kışlık sebzeye verilen addır), doldurulur. Diğer tarafta ise  yağ eritilerek, salça eklenir ve bir -iki kez karıştırılır.Suyu ve erik ekşisi ilave edilir.Hazırlanan dolma suyu,üzerine bir ağırlık koyulmuş olan dolmalara eklenerek suyu çekinceye kadar pişirilir. Sıcak sıcak servisi yapılır.Hepsi bu kadar.

ELMALI KEK


Sevgili hanımlar,konuklarımızı ağırlarken vazgeçilmezlerimiz arasından en ön sırada  şüphesiz pastalar gelir.Çocuklarımızın severek yediği "Elmalı Kek" ise, tadıyla,damak zevkine hitabıyla çocuklarımızın bu tercihinde öne çıkan haklı bir üne sahiptir.Bizde bugünkü pasta tarifimizi "Elmalı Kek"olarak belirledik.Şimdiden afiyet olsun.
                                        

MALZEMESİ
3\5 su bardağı un
1\2 bardağı mısırunu
3 çorba kaşığı tereyağı
3 çorba kaşığı toz şeker
1 yumurta
1\3 su bardağı pudra şekeri
2 elma


HAZIRLANIŞI
1.  Önce fırınınız 180 dereceye getirip ısıtın.
2.Un ve mısır ununu birlikte karıştırın. Bir kapta erittiğiniz tereyağını, toz şekerle çırpın. Bu karışım krema haline almalı. Bu kremanın içine, sırasıyla, biraz un karışını, biraz da çırptığınız yumurtayı katın. Bu arada kaşıkla sürekli karıştırmalısınız.
3.Kek kalıbını yağlayın. İçine bu karışımın yarısını dökün. Karışım, kalıbın her tarafına eşit dağılmalı. Üzerine pudra şekeri serpin.
4.Elmaları soyun, doğrayın ve rendeleyin. Elma rendesine. Elde ettiğiniz karışımın kalanıyla karıştırın( İsteğe göre,bu karışımda tarçın da tercih edilebilir).Bu karışım da ikinci kat olarak kek kalıbına özenle yayın. Fırına verip 1\2 saat süreyle pişirin.
5. Fırından çıkardığınız keki, kalıp içinde soğumaya bırakın. Soğuyunca dilimleyip servis yapıp,sevdiklerinizle afiyetle yiyin efendim.




ETLİ SOĞAN DOLMASI

  Değerli dostlar,mutfağımızın vazgeçilmezi soğan ile bir başka lezzet yolculuğuna çıkıyoruz.Bu defa ki yemeğimizin adı SOĞAN DOLMASI.İşte tarifi,                                   
MALZEMELER:
8 adet orta boy soğan
250 gr. Dolmalık kıyma
2 dilim bayat ekmek içi
1 adet yumurta
1 çorba kaşığı katıyağ
Yeterince tuz, biber, bahara
Maydanoz   

YAPILIŞI
Soğanların dış kabuklarını soyup,iyice yıkayınız.Seçtiğiniz soğanların mümkün olduğunca aynı boyda olmasına dikkat ediniz.Yıkadığınız soğanları,suda 15-20 dakika haşlayınız. Kıymanın içine bayat ekmek içini, tuzu biberi, bir adet yumurtayı, baharatı koyup yoğurunuz.İçiniz hazır olunca,soğanların üstünden bıçakla keserek muntazam kapak kaldırınız. Soğanların içini arzunuza göre boşaltınız.Boşalttığınız,yere dolma içini doldurunuz. Fırına girecek çam bir kaba,diklemesine yerleştiriniz.
Üzerine bir bardak su ve katıyağı koyup,orta hararetli fırında 20 dakika kadar pişiriniz. Piştikten sonra,iyice kıyılmış maydanoz serperek sıcak sıcak ikram ediniz.

Not: Soğanların içinden çıkardığınız parçaları ezdikten sonra kabın dibine koyarsanız, lezzetli bir su elde edersiniz.Sizlere tavsiyem,üzerine limon sıkarak yemeyi de bir deneyin, bir başka lezzet bulacaksınız.Herkese afiyet olsun.

KİŞNİŞ,( DELİCE KİŞNİŞ)

                            

Artık tüm gelişmiş dünya ülkelerinde tabiattan gelen enerjiyi dolaysız olarak alma ,dertlere bitkisel yolla şifa bulma eğilimi günden güne artmaktadır.Bu gerçeğin ışığında da “Şifalı Bitkiler” ilmi önem kazanmaktadır. 

Sizlere Arapça’da, “Kadâiyyetü’l-Merciyye”, “Kelâ kilah” olarak bilinen ,Latince karşılığı ise “Spergula Diandra”olan ülkemizde “Kişniş” ya da “Delice Kışniş” olarak bilinen şifalı bitkinin tıbbi özellikleriden ve faydalarından söz edeceğim.
Öncelikle bilmemiz gereken husus,bu bitkinin kullanım kısmının  gövdesi olduğudur.
a- İki cinstir:Yabanî ve ehlî.Yabanî olan nane gibi ko­kar. Yalnız fazlasını almak meniyi azaltır ve uyuz yapar. Muslihi oğul otu, kova otu ve melisadır. Bedeli, sedef otudur.
b-Çeşitli uzuvların ağrılarını geçiren,haşerat sokmalarına karşı etkili olan bir şifalı bitkidir.
c-Ayrıca mideyi ısıtır.
d-Hazımsızlık sorunu yaşayanlara yardımcıdır.Yemeği hazmettirmeyi kolaylaştırır.
e-İstenmeyen kötü kokulu geğirmeyi önleyicidir.
f-Vücuttan zararlı kimyasalların atımına yardımcı olur.İdrarı çoğaltır. 
Bu bilgiler ışığında hepinize sağlıklı günler dileriz,efendim. 

ÇERKEZ TAVUĞU

   Değerli dostlar,Kafkas kültürünü oldum olası severim.Bu sevgim,ister istemez Kafkas yemek kültürüne de içine alan bir özellik taşır.Değişik lezzet coğrafyalarının rengini paylaşmak bana her zaman mutluluk verir.İşte bu sebebden dolayı bu gün sizlerle Kafkas mutfağının önemli bir rengi olan ‘ÇERKES TAVUĞU’nun yapılışını paylaşmak istedim.

MALZEMESİ:

750 gram bütün tavuk
1 küçük boy patates
1 küçük boy kuru soğan
1 küçük boy havuç
1 çay kaşığı tuz
2,5 su bardağı su
CEVİZLİ HARÇ
200 gram ceviz içi
1 dilim bayat beyaz ekmek içi
1 tatlı kaşığı toz kırmızı biber
1 diş sarımsak
1\2 çay kaşığı tuz
32\4 su bardağı tavuk suyu


HAZIRLANIŞI
1.Temizlenmiş ve yakınmış tavuğu bir tencereye koyun. 2,5 su bardağı su, kabukları soyulmuş patates, havuç ve soğanı ilave edip haşlayın. Su kaynamaya başlayınca üstünde oluşan köpükleri bir kaşıkla veya kevgirle alın. Tavuk hafifçe yumuşadıktan sonra tuzunu ilave edin. İyice yumuşayıncaya kadar, ağzı kapalı olarak orta ateşte pişirin. Pişen tavuğun suyunu süzün. Tavuk soğuyunca derisini ve kemiklerini çıkarın. Etlerini küçük parçalara bölün.
2.Ceviz içlerini elektrikli öğütücüden geçirerek un haline getirin veya havanda macun kıvamına gelinceye kadar dövün. Cevizi bir kaba alın. Bayat ekmek içini tavuk suyunda yumuşatın. Sonra suyun sıkın ve cevize ilave edin. Pütürsüz bir karışım elde edinceye kadar karıştırın. Toz kırmızı biber, ezilmiş sarımsak ve tuzu ilave edin. İyice yoğurun. Bir tülbendin içine koyun ve karışımdaki ceviz yağının çıkması için sıkarak bir tabağa süzdürün.
3.Cevizli harcı tülbentten bir kaba alın. Bir bardaktan biraz fazla ılık tavuk suyunu kaşıkla yedirerek harcı boza kıvamına gelinceye kadar inceltin. Ayıklanmış tavuk parçalarını servis tabağına yerleştirin. Harçtan birkaç kaşık alıp tavuk parçalarıyla ilice karıştırın. Geri kalan sosu üstüne döküp tavuklar gözükmeyecek şekilde iyice sıvayın. Kaşığın tersiyle üstüne ve kenarlarını düzeltin. Ayırdığınız ceviz yağını üstüne gezdirip,bütün ceviz içleriyle süsleyin. Çerkez tavuğunuz, servise hazırdır.Servis yapıp,afiyetle yiyin efendim.



AYAKKABI TERCİHLERİ NASIL BİR KİŞİLİĞİ YANSITIR

Sizlere son yılların en çarpıcı araştırmasından birinden bahsetmek istiyorum.Fransada yapılan bu araştırmaya göre kadınların ayakkabı tercihi ile kişilikleri arasında sıkı bir bağ olduğu sonucuna varıldı.İşte sizler için "Psicologia e Salute" isimli dergide yayınlanan araştırmanın sonuçları…

Dişiliğini göstermeye eğilimi olan şık hanımlar tarafından da tercih edilen ayakkabılar genelde topuklu ayakkabılar oluyor.Bu kadınların ayrıca rekabeti, gösterişi ve göz önünde olmayı sevdiği de araştırma sonuçlarından çıkan gerçekler arasında göze çarpan en önemli  bulgu..

Eğer siz özgüveni yüksek ve enerji dolu bir bayansanız,sivri topuklu ayakkabıları tercih ettiğiniz muhakkak. Şunu da atlamamak lazım ki,sizler çekiciliği, kolay fark edilmeyi ve kadınsılığı önemsiyorsunuz demektir.

Diyelim ki rahat, yumuşak ve değişken bir kişiliğe sahipsiniz.İşte ayakkabıda sizin tercihiniz ,genellikle alçak dolgu topuk oluyor.

Bu durumda siz,tuttuğunu koparan, kendine güvenen ve etrafına güven veren, her koşulda kendini savunan kadın grubundansınız.Bunun anlamı da siz,yüksek dolgu topuk tercih edenlerdensiniz demektir.

Son olaraksizlerle şunu da paylaşalım ki, psikologlara göre platform ayakkabıları tercih eden hanımlar,pratik, romantik ve oldukları gibi davranan, davranışlarından ötürü çevre ne der korkusu olmayan hanımlar kategorisindedirler.

AVON' DAN YENİLİKLER

    Shine Attract Ruj
Avonun piyasaya yeni kazandırdığı bu ruj şimdiye kadar süregelen rujlardan ne kadar farklı olduğunu görünüşüyle de belli ediyor. dışındaki parlatıcı yüzey dudaklarınıza parlaklık kazandırırken içindeki yoğun kremsi renkler güzelliğinize güzellik katacak.
    Shine Attract Ruju uyguladığınızda ışıltınızla çevrenizi etkilemekle kalmayacak, dudaklarınızın ihtiyacı olan nemi de bu rujdan alacaksınız.
 

CİLT BAKIMI VE YÜZ MASKELERİ iÇİN PRATİK BİLGİLER

Yağlı bir cilde sahipsiniz ve maskeniz bitti. Bir çay kaşığı kuru mayayı ılık suyla eritip, bulamaç haline gelene kadar un ilave edin. Bu bulamacı göz çevresi hariç ,tüm yüze kullanabilirsiniz. 15 dk sonra ılık suyla çıkarın. Tonik sürün. Yüzünüzün yağ salgısı dengelenecektir. Ancak burada dikkat edilecek nokta bu yöntemin 15 günde birden fazla kullanılmaması durumudur. Acil durumlarda başka bir yöntem daha önerebiliriz sizlere.Bir yumurta sarısına 1 çay kaşığı zeytinyağı karıştırıp,mükemmel bir besleyici maske hazırlayabilirsiniz. Kuru ciltler için tabii ki!


Malumaliniz muayyen günlerde cilt salgıları da değiştiğinden fondötenin tende kalıcılığı azalır ve zayıflar. Bu durumda makyaja başlamadan arındırıcı bir maske yapmanız ,(kaolinli) teninize birkaç saatliğine de olsa eski formunu kazandıracaktır.

Diyelim ki;makyaj temizleme sütünüz bitmiş! Eşinizin hassas ciltler için olan traş köpüğü imdadınıza yetişecektir. Hatta fırçasını dahi kullanabilirsiniz.Ayrıca eşinizin traş fırçasını, maskelerinizi çıkarmak için kullanabilirsiniz. Yuvarlak hareketlerle hem pratik temizlenme olacak hem de yüzünüze masaj yapmış olacaksınız.

Uykusuz gecenin ardından yeni bir davete koşmak zorundasınız. Ölü gibi bir surat nasıl canlanacak?Sinüzitiniz yoksa, buz parçacıklarını havlu arasına dizip yüzünüze havluyu örtün. Dayanabildiğiniz kadar tutun . Bekleyin 1 kez daha buzu yüzünüze koyun. İşlem bittikten sonra nemlendiricinizi sürüp makyaja başlayabilirsiniz. Sonuç mükemmel!

Sakın unutmayın.En büyük ve garantili nemlendirici sudur. Günde 1,5 litre su içmeniz cildinizi nemlendirecek,parlaklık kazandıracak en kolay ve en ucuz yöntemdir.

İRMİK HELVASI

Değerli dostlar kabul günlerimizin,özel günlerimizin değişmez damak lezzeti olan "İrmik Tatlısı" tarifiyle yine huzurunuzdayım efendim.Sözü fazla uzatmadan ,isterseniz, bu güzel tadımızın tarifine geçelim;

 MALZEMELER

Yarım kilo irmik
5 çorba kaşığı  margarin
Yarım litre süt
Yarım kilo toz şeker
1 kahve fincanı çam fıstığı 


YAPILIŞI 
Çam fıstığını, irmiği ve yayla margarin’inizi bir tencereye koyun. Tahta kaşık ile,  ağır ateşte döndüre döndüre kavurun. Ateşin harlı olmaması gerekir. Gözünüz çam fıstıklarında, burnunuz irmiğin kokusunda, öyle bir tempo tutturun ki, fıstıklar en az yarım saat sonra pembeleşsin ve meyane kokusu gelmeye başlasın. Kavurma işi böylece tamam demektir. Ateşi iyice azaltın şimdi. Üzerine amyantlı bir tel koyun. O da ateşin hızını kessin… Tencereyi oturtup, üzerine sütü dökün, bir iki karıştırıp on dakika kadar kendi haline bırakır… Sütün soğuk olması gerektiğini unutmayalım. Bırakalım kendi haline, sonra şekeri koyalım, bir iki karıştırıp kapağını kapayalım. Ama bu kez on dakika değil yirmi beş dakika. Demlensin bir güzel, taneleşsin ki sonra dört-dörtlük irmik helvamızı lezzetli yiyelim.
AFİYET OLSUN!  

GÜVEÇTE TÜRLÜ

       
Evimizde bir güvecimiz olması her zaman avantajımız olan bir durumdur,bu durumunda olmayan dostlarımın en kısa zamanda bir güveç edinmesinde yarar var.İşin püf noktası ise,alınan güvecin hiç vakit kaybetmeden  yağlamaktan geçer.Uzun ömürlü olması için bu şarttır.Ayrıca,güveçte pişen yemeğe su konmaz ve kaynamaktan ötürü güveçte su kaybı da olmaz.Susuz pişen sebze ve et türü kendi suyu ve lezzetiyle piştiğinden şüphesiz ki çok lezzetli olur.Dikkat etmemiz gereken bir başka noktada ilk önce et,sonra soğan ve patatesi  sırayla koyup biraz pişirdikten sonra sebzelerin ısıya dayanıklıklarına  göre yerleştirmek esasıdır.şüphesiz mevsim dışı fazla pişerlerse eriyor,buraya mutlaka dikkat etmek gerekli.Güveci,ocağınızın elektrikli kısmın da 1-2 aşamada pişirirseniz sonuç mükemmel olacaktır.Yemek sunumlarında ilk öncelik sağlıktır.Yağı fazla yakmadan,su eklemeden, kendi suyu ile kısık ateşte pişirilmesine dikkat edin. Burada pişme süresi normale göre uzun olur;ancak lezzet mükemmeldir.Nice sağlıklı yaşam dileğiyle  afiyet olsun,değerli dostlarım.

MALZEMESİ
400 gram kuşbaşı kuzu eti
1 dış sarımsak
2 çorba kaşığı tereyağı
2 orta boy domates
1 adet çarliston biber
5 su bardağı sıcak su
1\2 çorba kaşığı tuz
2 küçük boy kemer patlıcan
250 gram taze fasulye
1 adet dolmalık kabak
1 adet dolmalık biber
125 gram bamya
1\4 su bardağı sirke 

HAZIRLANIŞI
1.Saplarını kestiğiniz patlıcanların kabuğunu ikişer santim aralıkla uzunlamasına alaca şeklinde soyun. Uzunlamasına dörde bölün, parmak şeklinde doğrayın. Tuzlayarak 20-25 dakika bekletin.
2.Soğanları soyup küp şeklinde doğrayın. Sarımsağı da ayıklayıp ince dilimleyin. Domateslerin birini soyup küçük doğrayın. Çarliston biberin sapını kesip çekirdek kısmını çıkardıktan sonra yıkayıp ince ince kesin. Etleri iyice yıkayın.
3.Tencerede 1 çorba tereyağını eritin. Soğan, sarımsak ve etleri ekleyip orta ateşte 10 dakika, karıştırarak kavurun. Domatesi ekleyin, suyunu salıp çekene kadar çevirin. Biberi de koyup biraz daha pişirin.

Pişmesine yakın tuzu ilave edin, 15 dakika sonra ateşten alıp  bekletin.

4.Yıkayıp ayıkladığınız fasulyeleri ince ince kesin.Uçlarını kesip kabuklarını soyduğunuz kabakları da parmak şeklinde doğrayın. Kalan domatesi soyup ufak doğrayın. Dolmalık biberin sap ve çekirdek kısmını ayıklayın, yıkayıp büyük parçalara bölün. Bamyaların huni şeklindeki baş kısmının kabuğunu, kendi ekseni etrafında çevirerek, delmeden kesip alın. Sirkeye basıp ovun, bir kenarda bekletin.
5.Bir çorba kaşığı tereyağında, fasulyeyi biraz çevirin.Kabağı ekleyip karıştırın, fasulyeyle birlikte kendi suyunda biraz pişirin.Domatesi ekleyin, yine pişirin. Bamyayı bol suda yıkayıp süzün.Bamya ve biberin birazını ayırın, kalanını tencereye koyun.
6.Pişmiş etlerin suyunu süzün, etlerini bir kenarda saklayın.Et suyunu ve sıcak suyu sebzelerin üzerine dökün. Kapağı kapatıp orta ateşte pişirin, ateş ten alın.
7.Tuzlanmış patlıcanları yıkayıp siyah suyunu akıtın,kurulayın. Kızgın yağda altın sarısı renk alana kadar kızarın, yağını silkerek bir kaba alın. Isıtılmış büyükçe bir güvece önce etleri yerleştirin.Üzerine sebzeleri, suyu ile birlikte kaynar hale dökün.Kızarmış patlıcanları, ayırdığınız biber ve dilimlenmiş domates parçalarını dizin.Önceden 150 dereceye ısıtılmış fırında ağzı kapalı olarak 15 dakika, sonra kapağı açık olarak 5 dakika daha pişirin. Kabıyla birlikte servis yapın.Afiyetle yiyin.Hepsi bu kadar.



ETLİ KARIŞIK LAHANA DOLMASI

Birçok yararlı minerali bünyesinde bulunduran lahana,maalesef yeterince tüketilmemekte,özellikle yeni yetişen nesil "fast foot" kültürünün ağır tazyiki altında bu değerli sebzeden istenildiği düzeyde istifade edememektedir.Sadece yetişkinlerin değil,özellikle çocuklarımızın vazgeçemeyeceği bu nefis lezzetin işte malzemeleri ve tarifi :
MALZEMESİ
250 gr karalahana yaprağı
250 gr. Beyaz lahana yaprağı
500 gr dolmalık kıyma
2 baş soğan
1 demet taze soğan
2 çorba kaşığı katıyağ
1 çorba kaşığı domates salçası
1 adet limon
3 çorba kaşığı pirinç
Yeteri kadar tuz, biber, maydanoz

YAPILIŞI
Öncelikle, beyaz lahananın koçan kısmını,bıçakla oyarak çıkarınız.Yıkayıp, oyulan kısma tuz koyarak az suda haşlayınız. Yapraklar yumuşayınca kullanacaklarınızı ayırınız. Karalâhana yapraklarını da tuzlu suda haşlayınız.Soğanları, incecik yemeklik doğrayıp kıymaya ilave ediniz. Pirinci,çok az sulandırılmış yarın kaşık salçayı,ince kıyılmış maydanozu ekleyip iyice karıştırınız.Yoğururken tuzunu, biberini ekiniz. Yağsızsa biraz yağ,sertse biraz su ilave edip, dolma içinizi hazır ediniz.Şimdi gelelim bizim dolmanın özelliğine. Alışılagelmiş dışında dolmalarımızı biraz büyük saracağız. İki adet dolma bir porsiyon gelecek şekilde. Bunu için yapraklarını kalınlarını kullanmalıyız. Sardığımız iri dolmaları fırına girecek bir tepsiye diziniz. Taze soğanları ince ince doğrayıp üzerine serpiştiriniz. Kalan yarım kaşık salçayı sulandırıp üzerine dökünüz. Dolmaların yarı beline kadar sıcak su ekleyiniz. Bir limonun suyunu üzerine sıkınız. Orta hararetli fırında 35-40 dakika civarında pişirip,konuklarınıza ikram ediniz.Afiyet olsun,efendim.

  

ETLİ TAZE BAMYA


Değerli mutfaksever hanımlar,kimi insanlar bamyayı yeterince sevmez..Sevmek zorunda da değildir elbette.Ancak bu leziz yemeğin kimilerince  sevilmeme sebeblerinin başında yapılışındaki inceliklerin göz ardı edilmesi ya da bilinmemesi yatmaktadır.Biz bu kronik ihmale  artık son vereceğiz.işte sizlere herkesin rahatlıkla güzel sonuç alacağı bir tarif:
MALZEMELER                             
•  Yarım kilo kuşbaşı et
• 1 kilo taze bamya
• Yarım paket margarin
• 3 orta boy domates
•2 baş soğan
•1 limon
•1 çay bardağı sirke
•Tuz
YAPILIŞI:
 İşe başlarken bamyaları yıkayalım ve kurulayalım.Sap kısmını bir keskin bıçakla huni gibi, külâh gibi incecik alalım. Lezzeti içine de alması için uçlarından biraz keselim.Şimdi bir kez daha yıkayıp süzelim.İki çorba kaşığı tuz, bir çay bardağı sirkeyle iyice karıştırıp bir kenara bırakalım. İrice çentilmiş soğanı, margarını ve eti,tencereye koyup kavuralım.
       Etler yumuşasın,biraz yumuşayınca sirkede yatan bamyaları bol suda yıkayalım,süzelim,kabuklarını çıkarttığımız kuşbaşı doğranmış domateslerle harmanlayıp ete katalım.Suyunu,tuzunu ayarlayalım.Bir limonun suyunu,limon büyükse yarısını sıkalım. Hafif ateşte pişmeye bırakalım. Et ve bamya kıvamında pişince servis yapalım. Afiyet olsun.

Y
      İ